22 Haziran 2012 Cuma

Peterhof, Alexandria Bahçesi & " Cottage Palace"

Ekaterinburg'a dönmeden iki gün önce, Gamze, Çağla ve Atakan ile, Saint Petersburg yakınlarında bulunan, Peterhof ve Oranienbaum'a gittik. Peterhof'a yolculuğumuz, bir tur otobüsüyle, sanırım 45 dakika kadar sürdü. Peterhof'tan Oranienbaum'a da yaklaşık 10-15 dakikada gittik diyebiliriz.

Bu yazıda, sadece Peterhof'ta bulunan, "Cottage Palace", St. Alexander Nevsky Kilisesi ve içinde bulundukları Alexandria Bahçesinden bahsedeceğim.

Peterhof, Finlandiya Körfezi'nin güney kıyısında, Saint Petersburg'a bağlı, yemyeşil çok güzel bir yer. Sarayları, bahçeleri ve şehir merkeziyle birlikte, UNESCO Dünya Miras Listesinde olduğunu da belirtmek isterim.

Peterhof'a gelir gelmez, hemen Alexandria Bahçesinde bulduk kendimizi. Alexandria ve içinde bulunan "Cottage Palace", Çar I. Nikolai Pavlovich tarafından, eşi Alexandra Feodorovna'ya armağan olarak yapılmış. Bahçe ve saray, hiçbir zaman resmi bir yerleşim olmayıp, kraliyete ait özel mülk olarak kalmış. Bu sebeple, Alexandria Bahçesi, sadece kraliyet ailesi, onların çalışanları ve aileye yakın olan kişiler tarafından kullanılabiliyormuş.

Alexandria Bahçesi 

Çağla'cımla Alexandria keyfi

Bahçede yürümeye başladıktan birkaç dakika sonra, solda, "Gothic Chapel" olarak da bilinen, St. Alexander Nevsky Kilisesi'ni gördük. Bahçenin içinde bulunan, sarayın yapımı bitince, kilise, sadece kraliyet ailesinin özel kullanımı için yapılmış. Kraliyet ailesi, buraya gelince, kilise de servis vermeye başlıyormuş. Yemyeşil çimlerin üzerinde, küçük ve güzel bir Ortodoks kilisesi.

St. Alexander Nevsky Kilisesi, nam-ı diğer Gothic Chapel

Ufak bir yürüyüş sonrasında, kilisenin biraz ilerisinde, hemen saray da göründü. Saraydan çok, büyük bir köşke benzeyen bu yapının, dış dekorasyonunun sade olmasıyla beraber, iç dekorasyonundaki ince detayların, gerçekten ilgi çekici olduğunu söyleyebilirim. İçeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için, sadece dış cephe ve bahçeyi fotoğraflayabildik. Çar'ın çalışma odasındaki masa, kalem ve mürekkep hokkasından, Çariçe'nin odasındaki yatak örtüleri ve çay fincanına ve banyosundaki salona benzer dinlenme alanına kadar, tüm detaylar, aslına uygun olarak dekore edilmiş ve çok iyi korunuyor. Belirlenen sınırı geçtiğinizde, bir alarm çalıyor ve sarayın bölümlerini anlatan Rus rehber, kızgın beden diliyle, sizi acilen sınırların içine geri kışkışlıyor.

Cottage Palace

 Cottage Palace

Cottage Palace Ön Bahçe

Cottage Palace Arka Bahçe

Cottage Palace Arka Bahçe

Cottage Palace Arka Bahçe

Biz, belirli bir tura bağlı olduğumuz için, Peterhof Sarayı'na maalesef gidemedik. Rusların Versay'ı olarak bilinen bu saray, bahçesi, dış ve iç dekorasyonu, heykel ve çeşmeleriyle gerçekten çok ihtişamlı görünüyor, muhakkak gezilmeli. Fırsat bulursanız gidin derim. Peterhof'ta ayrıca, Peterhof Sarayı'nın alt bahçesinde bulunan ve Büyük Petro'ya saray dahilinde, özel bir kaçış alanı sağlamak üzere yapılan  "Marly Palace", Büyük Petro'nun sadece yakın arkadaşlarını ağırladığı, yazlık sarayı "Monplaisir" ve yine Büyük Petro'nun, sadece yakın arkadaşları ile gayri resmi yemek davetleri için yapılan, ancak tamamlanmadan önce öldüğü için, hiç kullanamadığı "Peterhof Hermitage" da görebileceğiniz diğer alternatifler arasında bulunuyor.

Tabii herşey çok güzel de, etrafta bu kadar yeşillik, gölet, ağaç ve çiçek olunca, envai çeşit sinek ve böcek de, haliyle bu ortamın doğal bir parçası. Dakika bir, gol bir, yeşil renkli ve büyükçe sivrisineklerin radarından bir türlü çıkamadım ve daha saraya bile ulaşamadan, beni ısırdılar. Bacağım iki yerden, yumru büyüklüğünde şişti, çok kızardı, müthiş kaşındı ve üstelik çok ağrılı birkaç gün geçirdim. Siz siz olun, off'unuzu almadan buralara gelmeyin.

Dipnot: Fotoğrafların çoğu Atakan'a ait. Kullanmama müsaade ettiği için, kendisine bir kez de buradan teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder