14 Mayıs 2012 Pazartesi

Beyaz Akşamlar

Kışın İstanbul'da hava saat 17:30, bilemedin 18:00 civarında kararmaya başlar. Baharda ise, saatlerin 1 saat ileri alınmasıyla, hava saat 19:00 ila 19:30 arasında kararır. Ekaterinburg'da durum biraz değişik. Kışın saat 09:00 da hava ancak aydınlanmaya başlıyor ve 19:00 - 19:30 civarı da kararmaya başlıyor. Şu sıralar, yani Mayıs ayında ise 05:00 de gökyüzü aydınlanmış oluyor, 22:30 civarında ise, hava ancak, alaca karanlık moduna girmeye başlıyor. Yaz aylarında ne olacağını gerçekten merak ediyorum, henüz bir bilene de danışmadım. Yaşayıp göreceğiz.

Bilirsiniz, kuzey kutbuna yakın bazı ülkeler, daha doğrusu bazı şehirler, beyaz geceler yaşıyorlar. Rusya'daki Saint Petersburg şehri de, beyaz geceleri ile ünlü bir şehir. Kuzey yarım küre yaz mevsimini yaşarken, kuzey kutbu her daim aydınlık, hep gündüz. Kuzey kutbuna yakın şehirlerde de, Haziran'da başlayan bu olağanüstü doğa olayı gerçekleşiyor tüm yaz boyunca. Kışın zorlu ve sert geçmesine bir ödül gibi, yaz tüm endamı ve aydınlığıyla kuruluyor baş köşeye. Güneş batınca bile, hava tam olarak kararmıyor. Sadece bir iki saat, ufak bir karanlıktan sonra, gece 02:00 civarı, her yer yeniden aydınlanıyor. Öğrendiğim kadarıyla, Saint Petersburg, beyaz gecelerini, festivaller, karnavallar, konserler ve çeşitli etkinliklerle daha da çekici hale getiriyormuş. Beyaz geceler için hazırlanan bir sürü seyahat programı ve sadece beyaz geceleri deneyimlemek için seyahat eden bir sürü insan var.

Konu beyaz geceler olmasa da, beyaz gecelerde geçen türlü eserler de mevcut. İlk aklıma gelen, Dostoyevski'nin Saint Petersburg'da geçen "Beyaz Geceler" isimli kısa öyküsü. Bu öykü, çok daha sonra uyarlaması yapılarak, "Le Notte Bianche" ismiyle filme de alınmış. İtiraf ediyorum filmden haberim yoktu, yaşasın google. Ancak bir film var ki, yıllar geçse unutamam. Al Pacino, Robin Williams ve Hilary Swank'in rol aldığı "Insomnia". Filmi izleyenler hatırlayacaklardır, Al Pacino, Alaska'nın beyaz gecelerinde uyuyamayıp, psikolojisi bozulan bir polisi canlandırıyor. İzlemeyenlere öneririm, güzel bir filmdir. Film, güzel hikayesinin yanı sıra, aklımda bu heyecan verici doğa olayının bir başka yorumu olarak da kaldı hep; Uykusuzluk. Malum, benim gibi bazı insanlar aydınlıkta uyuyamazlar. Ben karanlıkta bile uyumakta zorlanıyorum ama konumuz bu değil tabii.

Ekaterinburg, beyaz geceler yaşamasa da, kesinlikle beyaz akşamlar yaşıyor. Saat 21:00'de hava gayet aydınlık, sanki akşamüstü gibi hissediyor insan. Çocuklar rahatça oynayabiliyorlar o saatte dışarıda, gündüz gibi zira. Normal bir saatte akşam yemeği için bir restauranta girip, yemek bittikten sonra dışarı çıktığınızda, gökyüzü halen aydınlık olabiliyor. Normal bir saatte diyorum, çünkü saate bakmazsanız, 23:00'e kadar akşam yemeği yiyesiniz gelmiyor. Akıl bir tuhaf işliyor, aydınlığı gündüz olarak algılıyor herhalde ve tuhaf ama acıkmıyorsunuz. Zihnimin derinliklerinde, tecrübelerime istinaden, akşam yemeği, karanlık ile kodlanmış olmalı. İnsan alışık olmadığı coğrafi koşullarda ciddi afallayabiliyor. Bu sıralar ben de bolca afallıyorum. Yanlış anlaşılma olmasın, rahatsız değilim, sadece bünyeme biraz değişik geliyor. Senelerce farklı bir aydınlık-karanlık döngüsü yaşadıktan sonra, şu an yaşanan durum hayli olağan dışı ve aslına bakarsanız bir o kadar da enerji verici. Hep aydınlık, az karanlık. Kısaca Ekaterinburg'da şu sıralar aydınlık galip ve ben de bu aydınlığın keyfini çıkarıyorum.


Ekaterinburg, Saat 21:00


Ekaterinburg, Saat 22:35

2 yorum:

  1. Insanlar yine aksam saatleri oldugunda evlere kapaniyorlar mi yoksa aydinlik diye gec saatlere kadar disarida olmayi mi tercih ediyorlar? Zorlayici kis kosullarina inat uzun gunlerin tadini cikarmak keyifli olsa gerek...

    YanıtlaSil
  2. Havanın geç kararması, burada herkes için normal bir durum. Özellikle bu durum sebebiyle, kimsenin sokağa çıktığı yok yani. Bir tek bana şahane geliyor sanırım. Ancak bu kadar çetin ceviz bir kıştan sonra, haklısın, çok hoş geliyor upuzun günler :)

    YanıtlaSil