Şimdi şöyle bir durum var, Ekaterinburg'da hava cidden çok soğuk. Bilenler bilir, sıcağı hiç sevmem, soğuktan da hiç şikayet etmem, durumu oradan hesap edin artık. Bugün - 20 lerde seyretti. Şu anda dereceler -23'ü gösteriyor. Hissedilen ise -33'müş. Hissedilmeyen sıcaklığı her ne yapacaksak artık? Bu hafta hep böyle olacakmış. Haftaya Cuma'ya kadar da, sıcaklık - 20 civarında seyredecekmiş, weather.com'un yalancısıyım. Haftaya Cuma, bol güneş vaat ediyorlar ama hava sıcaklığı ancak -14 olacakmış. Onun hissedileni de, olsun olsun -20. Şaka gibi. Başka bir deyişle, Rusya soğuğu son gaz devam ediyor.
Kaldırımlardaki karlar temizleniyor ama bir şekilde yerde kalanlar oluyor. Onlar da sağ olsun, hep beraber buz tutmuş vaziyetteler. Tüm kaldırım ve yürüyüş alanlarında, yer yer, bazen ince, bazen de gayet kalın buz tabakaları var. Kar üzerinde falan değil, bildiğiniz buz üzerinde yürüyoruz. Anlatmak zor, yaşayıp görmek lazım. Apartman girişlerini, kaldırımları, otel giriş ve park alanlarını, alışveriş merkezleri giriş ve yürüyüş alanlarını, kar ve buzdan temizlemek büyük bir iş. Hemen hemen her işletmenin, kendine özel kar küreyicileri var.
Ne giyersen giy olmuyor. Astronot gibi giyinirsen belki bir ihtimal koruma sağlayabilir, henüz denemedim. Henüz dememden de anlaşılır olduğu üzere, her an deneyebilirim. Sokaklarda, bizim kayak merkezlerinde kullandığımız, çoğu fosforlu renkteki kar pantolonları ve kar montlarının giyilmesi hiç yadırganmıyor, aksine gayet normal karşılanıyor. Belki de, sadece ben yadırgıyorum ama kesinlikle anlayış gösteriyorum. Zira, dışarıda yürürken, olduğun yerde dona bilme ihtimali ile karşı karşıya kalıyorsun. Aman çok yürüdüm, durayım azıcık dinleneyim demenin mümkünatı yok, sonuçları belirsiz. Hele hele, dışarıda bir banka oturmak imkansız. Durduğun dakika, seni acımasızca mahvedecek kavuran soğuk mu, yoksa buz tutmuş banklar yüzünden mi diye soracak olursanız, buna bir cevabım yok. Hangisi daha kötü bilemiyorum. Sürekli hareket etmeniz lazım, 2-3 saniyelik duruşlar bile, insanı ciddiyetle zorlar cinsten. En büyük problem ise, yüz ve ayaklar. Yürümenin dozu kaçtığı vakit, ayaklarını hissetmeme, yüzde bolca karıncalanma ile beraber hemen akabinde oluşacak soğuk yanıkları, makus kaderin olarak sana eşlik ediyor.
Bu arada iç mekanlarda da, tam bir tezat durum söz konusu, her yer yanıyor. Askılı bir t-shirt ile rahatlıkla oturabiliyorsunuz. Dışarıda geçirilecek zaman göz önünde bulundurulup, giyinmek şart. Fazla kalın giyinirseniz, bu sefer iç mekanlarda sıcaktan çatlamak gayet mümkün ve son derece olası. Lahana misali, kat kat giyinmek icap ediyor. Dışarıda, tüm katlarının üzerinde olmasını garantileyip, iç alanlarda ise, yavaş yavaş katlarından kurtulup, en ince halinle kalmalısın. Durum zor ama imkansız değil. Gelmek isteyenlerin gözü korkmasın, ufak şoklar yaşasa da, insan herşeye zamanla alışıyor.
Kaldırımlardaki karlar temizleniyor ama bir şekilde yerde kalanlar oluyor. Onlar da sağ olsun, hep beraber buz tutmuş vaziyetteler. Tüm kaldırım ve yürüyüş alanlarında, yer yer, bazen ince, bazen de gayet kalın buz tabakaları var. Kar üzerinde falan değil, bildiğiniz buz üzerinde yürüyoruz. Anlatmak zor, yaşayıp görmek lazım. Apartman girişlerini, kaldırımları, otel giriş ve park alanlarını, alışveriş merkezleri giriş ve yürüyüş alanlarını, kar ve buzdan temizlemek büyük bir iş. Hemen hemen her işletmenin, kendine özel kar küreyicileri var.
Ne giyersen giy olmuyor. Astronot gibi giyinirsen belki bir ihtimal koruma sağlayabilir, henüz denemedim. Henüz dememden de anlaşılır olduğu üzere, her an deneyebilirim. Sokaklarda, bizim kayak merkezlerinde kullandığımız, çoğu fosforlu renkteki kar pantolonları ve kar montlarının giyilmesi hiç yadırganmıyor, aksine gayet normal karşılanıyor. Belki de, sadece ben yadırgıyorum ama kesinlikle anlayış gösteriyorum. Zira, dışarıda yürürken, olduğun yerde dona bilme ihtimali ile karşı karşıya kalıyorsun. Aman çok yürüdüm, durayım azıcık dinleneyim demenin mümkünatı yok, sonuçları belirsiz. Hele hele, dışarıda bir banka oturmak imkansız. Durduğun dakika, seni acımasızca mahvedecek kavuran soğuk mu, yoksa buz tutmuş banklar yüzünden mi diye soracak olursanız, buna bir cevabım yok. Hangisi daha kötü bilemiyorum. Sürekli hareket etmeniz lazım, 2-3 saniyelik duruşlar bile, insanı ciddiyetle zorlar cinsten. En büyük problem ise, yüz ve ayaklar. Yürümenin dozu kaçtığı vakit, ayaklarını hissetmeme, yüzde bolca karıncalanma ile beraber hemen akabinde oluşacak soğuk yanıkları, makus kaderin olarak sana eşlik ediyor.
Bu arada iç mekanlarda da, tam bir tezat durum söz konusu, her yer yanıyor. Askılı bir t-shirt ile rahatlıkla oturabiliyorsunuz. Dışarıda geçirilecek zaman göz önünde bulundurulup, giyinmek şart. Fazla kalın giyinirseniz, bu sefer iç mekanlarda sıcaktan çatlamak gayet mümkün ve son derece olası. Lahana misali, kat kat giyinmek icap ediyor. Dışarıda, tüm katlarının üzerinde olmasını garantileyip, iç alanlarda ise, yavaş yavaş katlarından kurtulup, en ince halinle kalmalısın. Durum zor ama imkansız değil. Gelmek isteyenlerin gözü korkmasın, ufak şoklar yaşasa da, insan herşeye zamanla alışıyor.
Eh tamam gelmeyiz biz de o zaman...
YanıtlaSilKar, kış, soğuk sevilmiyor ise, Ekaterinburg seyahatlerini Nisan sonu Mayıs civarı öneriyorum sevgili zombi.
YanıtlaSil"Azı karar, çoğu zarar" diye boşuna dememiş atalarımız.
YanıtlaSilAllah yardımcınız olsun. Alışmadığımız hava şartları tabi zor geliyor bizlere.
Kolay gelsin birtanem ☺
Teşekkürler :) İnsan herşeye alışıyor zamanla ama yine de alışkın olduklarını istiyor hep.
Sil