Aylardan Mart, mevsimlerden kış, yağışlardan kar. Bu sene, Ocak aylarında İstanbul'da başlayan kar maceralarım, tahmin edersiniz, Ekaterinburg'da, hızına hız, gücüne güç kattı. Her gün kar yağıyor. Allah'a bin şükür, kar, buz hususunda hiç bir eksiğimiz, sıkıntımız yok. Karda yürümeye alıştım ama buz büyük bir sorun. Öğle vakitlerinde, güneş yüzünü gösterince, sıcaklık 2 derecelere kadar çıkıyor. Bizde olsa olsa, sıcaklık 2 dereceye iner, ancak burada 2 derece demek, sıcaklığın yükselmesi ve güzel bir gün demek. İnsan herşeye alışıyor işte, sıcaklığın 2 dereceye çıkmasına bile. Neyse konumuza dönelim, sıcaklık artınca (!), yol ve kaldırımdaki karlar erimeye başlıyorlar. Akşam ısı, -11 ila -23 civarlarına hızla düşünce, bu sefer, eriyen karlar ve apartmanların tahliye borularından sokağa akan sular, bir anda buz tabakası olmaya başlıyorlar. Özetle, gün içinde yollar tam bir bubi tuzağı. Macera dolu, her an herşey olabilir. Nerede kar, nerede buz var, algılamak imkansız hale gelebiliyor zira. Sonuç, buz patenine yeni başlayanların verdiği görüntülere benzer, buza denk gelip, kayan, sık sık dengesini kaybeden ve az olsa da düşen insanlar topluluğu. Ben altı kalın lastikli, kar ayakkabılarımla bile zar zor, yavaş ve dikkatli yürüye, hatta her bir yürüyüşümde muhakkak bir iki düşme tehlikesi atlata durayım; Rus kadınları, hem platformlu, hem de iğne topuklu ayakkabı, bot ve çizmeleriyle sanki dümdüz yolda yürür gibi hızlı hızlı yürüyebiliyorlar. Tüm samimiyetimle bildiriyorum, kesinlikle en derin takdirlerimi toplamış durumdalar. Bildiğiniz gibi değil, çok zor iş, çok...
Geçenlerde buluştuğum Rus arkadaşım L. de, buluşmamıza en topuklu ayakkabılarından biriyle geldiğinden olacak, en sonunda dayanamayıp sordum, karda buzda, bu ayakkabılarla nasıl yürüyorsun diye. Cevabı aynen aktarıyorum; "Yılların tecrübesi". Haklı kızcağız. Mayıs ortasına kadar kar yağan bir ülke. Kar yüzü görmedikleri üç, bilemedin üç buçuk ay. Hep kalın, çirkin botlarla gezecek halleri yok ya. Bir şekilde alışıyorlar düşe kalka, herhalde eninde sonunda. Kadınların güzellikleri için yapamayacağı şey yok biliyorsunuz.
Geçen hafta, bir akşam dışarı çıktığımızda, bir efeliktir tuttu, ben de denedim topuklu ayakkabılarımla yürümeyi. Alt tarafı apartmandan çıkıp, on beş ile yirmi adımda arabaya, gideceğimiz yerde de, en fazla yirmi bilemedin yirmi beş adımda, güvenli ve karsız bir zemine ulaşacaktım. Düşününce çok kolay göründü. Evdeki hesap, çarşıya uymadı klasik. Yürümekten ziyade, buz pateni yaptım diyebiliriz. Neyse ki hiç düşmedim ancak hayatımın en zorlu yürüyüşlerinden birini yaşadım. Bence ilk üçe girer. Tekrar ediyorum, Rus kadınlarını bu konuda çok takdir ediyorum. Buz pateninde çok başarılı olmalarına da şaşmamalı doğrusu Onlar için sokakta yürümek, her gün başka bir antrenman, her gün yeni bir mücadele. Haliyle altın madalya Rusların; Hem teknik hem de artistik performans için 6 tam puan!
:) Abartmayalim Nurr... Oralara gittin gideli bir Rus kadin sempatisidir aldi basini... Yani, zaten Rus kadinin olmazsa olmazi topuklu ayakkabi.. ne var bunda bu kadar takdir edilecek?? :)))
YanıtlaSilBunca kar ve çamurda, tüm bu kayma, düşme ve bir yerlerini kırma pahasına da olsa ince topukludan vazgeçmiyorlar şekerim. Ne yapalım, ben de takdir ediyorum bu durumu :)
YanıtlaSil