Ne zamandır "dost kazığı" ile ilgili gözlemlerimi yazmak istiyordum. Bugüne kısmetmiş. Konu biraz ağır olunca malum, yazı, üç bölüm halinde, arkası yarın şeklini alıverdi. Sindire sindire, her güne bir bölüm. Hiçbir zaman, hiç birimizin, dost kazığına maruz kalmamamızı ümit ederek, keyifli okumalar diliyorum.
Hepimizin hayatında dostum, yakın arkadaşım ve arkadaşım diye sınıflandırdığımız insanlar mevcut. Bu insanlar ile öyle veya böyle çeşitli etkileşimlerde bulunuyoruz. Yakın arkadaş ve dostlarımız ile en mahrem yaşadıklarımızı ve önemli sırlarımızı bile paylaşıyoruz. Buraya kadar bir sıkıntı yok. Sıkıntı, bu etkileşimlerden sonra başlıyor zaten. Bazı hastalıklı insanlar, gerek hırs, gerek kıskançlık, gerek para, gerek sosyal statü, gerekse başarı adına, bu etkileşimlere, çeşitli yalanlar ve dolanlar ekleyerek, kendi lehlerine, dolayısıyla sizin aleyhinize kullanıp, zarar verme konusunda sınır tanımayabiliyorlar. Bu yaklaşımlar, dost ve en yakın arkadaşlarınızdan kaynaklanıyorsa, bu duruma da kısaca "dost kazığı" deniyor.
Hepimizin hayatında dostum, yakın arkadaşım ve arkadaşım diye sınıflandırdığımız insanlar mevcut. Bu insanlar ile öyle veya böyle çeşitli etkileşimlerde bulunuyoruz. Yakın arkadaş ve dostlarımız ile en mahrem yaşadıklarımızı ve önemli sırlarımızı bile paylaşıyoruz. Buraya kadar bir sıkıntı yok. Sıkıntı, bu etkileşimlerden sonra başlıyor zaten. Bazı hastalıklı insanlar, gerek hırs, gerek kıskançlık, gerek para, gerek sosyal statü, gerekse başarı adına, bu etkileşimlere, çeşitli yalanlar ve dolanlar ekleyerek, kendi lehlerine, dolayısıyla sizin aleyhinize kullanıp, zarar verme konusunda sınır tanımayabiliyorlar. Bu yaklaşımlar, dost ve en yakın arkadaşlarınızdan kaynaklanıyorsa, bu duruma da kısaca "dost kazığı" deniyor.
Dost kazığı yemeyen yoktur sanırım. İhanet, dosttan gelince, yaralar daha büyük oluyor haliyle, iyileşmek için, çok daha uzun zaman gerekiyor. Geceleri uyumadan önceki hesaplaşma, günlerce hatta bazen aylarca bitmiyor. İçinde bulunduğun naiflik ve aptallık için kendini suçlamak ve üzerine gelen olayları nasıl göremediğini anlamaya çalışmak arasında, bir ileri beş geri gidip duruyorsun. En güzeli, dost kazığından korunmak, ama nasıl? İşte karşınızda, yılların birikimi, 15 maddelik dost kazığına karşı hayatta kalma kılavuzu;
Madde 1 - Dostum veya yakın arkadaşım dediğiniz kişi, diğer yakın arkadaşları ve dostlarının arkasından atıp tutuyor, rahatça onlar hakkında kötü konuşuyor ve sonra da, o kişiler ile arasına mesafe koymak şöyle dursun, hiç birşey olmamış gibi, ilişkisine kaldığı yerden devam edebiliyorsa, burada ciddi bir sorun var demektir. Bugün başka arkadaşının arkasından atıp tutan, yarın sizin arkanızdan da aynı rahatlıkla konuşacak ve muhtemelen, söylediklerinin büyük çoğunluğu da tamamen yalandan ibaret olacaktır. Çok sevdiğim, yakın bir dostum olan Selin'in çok sevdiğim sözünü burada kullanmak isterim. Bu gibi insanlardan dinlen dinlen kaç.
Madde 2 - Lüzumsuz ve aşırı alıngan insanlar da, genel itibariyle rahatsız tiplerdir. Günün birinde, öyle saçma sapan bir şeye alınırlar, inanamaz, şaşırıp kalırsınız. Hiç gerek yokken, bir de, kendinizi savunma durumuna geçmeniz gerekir. Alıngan arkadaşınız ise, hiç gerçekleşmemiş bir olayı, üstelik konunun üzerine bin katarak, çevrenize çoktan anlatmaya başlamıştır bile. Yaşanmamış bir olay için, etrafınızdan tepki almaya başladığınız an, artık herşey için çok geç kalınmıştır. En güzeli, en baştan aşırı alıngan insanlar ile ilgili mesafeyi korumaktır.
Madde 3 - Aşırı kıskançlık. Kıskançlık başlı başına bir hastalık zaten, aşırısı ise iyice çekilmez. Kıskanç bir insanın, kendine neyi dert edip, kıskanacağını asla bilemezsiniz. Ailenizi, hayatınızı, eşinizi, sevgilinizi, arkadaşlarınızı, evinizi, işinizi, ofisinizi, mevkinizi, sosyal statünüzü, saçınızı, elbisenizi, çantanızı, küpenizi, yüzüğünüzü, kısacası herşeyi kıskanabilirler. Aşırı kıskançlık sonucu da, sizin olan bazı şeylerin, artık kendilerinin olmasını isteyebilirler ve bunun için yapmayacakları çirkinlik, söylemeyecekleri yalan da yoktur. Aşırı kıskanç insanlardan uzak durun.
Madde 4 - Hepimiz insanız. İnsanoğlu hata yapar, hiç birimiz mükemmel değiliz. Dost dediğin insan, var olan açıkları kapatır, hataları örter. Bunları yemeyip içmeyip, yüzüne vurmak için zaman kollamaz. Utangaç bir samimiyetle, sana bildiği ve inandığı kadarıyla, herşeyin doğrusunu anlatmaya çalışır. Bazı dost dediğimiz insanlar, bu hata ve açıkları fırsat bilip, onları daha sonra, uygun şekilde kullanılmak üzere, kurnaz bir tilki gibi, biriktirir, biriktirir ve biriktirirler. İşte yine Selin'in muhteşem sözü, bu insanlardan da, dinlen dinlen kaç. Aksi taktirde, günün birinde, en korunmasız anında, bir zamanlar yapmış olduğun kendi hatan ile, sırtından vurulman sadece bir an meselesidir.
Derin konulara girilmis... dinlen dinlen kac diyorum ben :)) Bir de ekliyorum; en rahat yastik vicdandir...
YanıtlaSilHaklısın konu çok derin bu sefer. Bu vicdan ile alakalı sözü önceden bilseydim, kullanırdım bak :)
YanıtlaSil